Basketbolda kritik anların parkede yaşanmasına alışığız: kaçan serbest atışlar, top kayıpları, maçın sonunda yapılan fauller. Ama eski NBA şampiyonu Matt Barnes için kaderi belirleyen hatalı hamle salonun çok dışında gerçekleşti. Onun durumunda rakip ne başka bir takım ne de toksik taraftarlardı; rakip, şantaj aracına dönüşen ve eski oyuncuya on binlerce dolar kaybettiren yapay zekaydı.
Barnes'ın hırçın karakteri: fauller sadece parkede kalmadı

Matt Barnes, ligin tarihindeki en sakin karakterlerden biri sayılmaz. NBA'de onu, temaslardan kaçmayan sert ve tartışmacı bir forvet olarak tanıyorlardı. Parkenin dışında da aşağı yukarı aynı üslupla hareket ediyordu. Barnes'ın arkasında, bir sporcu biyografisinden çok haber bülteni özetine benzeyen bir olaylar listesi şimdiden birikmiş durumda:
- oğlunun oynadığı bir lise maçındaki pozisyon nedeniyle öğrenci yorumcunun üstüne gitti;
- Derek Fisher ile şahsen hesaplaşmak için eyaletin yarısını arabayla katetti;
- eski eşine 134 bin dolar ödemesine hükmeden bir mahkeme kararı aldı;
- bir NFL maçında nişanlısının eski kocasının yüzüne tükürdü.
Böyle bir olay paketinden sonra Barnes'ı şaşırtmanın zor olduğu düşünülebilir. Ama hayatına çok yakında yeni bir rakip daha girdi: "Zoe" ve yapay zeka ağları.
Zoe'nin sahneye çıkışı: yapay zeka nasıl kıskançlık silahına dönüştü
Barnes'ın anlattığına göre bütün hikâye 2023 yazında başladı. O dönemde partneri, model Anansa Sims ile kısa süreli bir ayrılık yaşıyordu. Tam bu sırada sosyal medyada "Zoe" takma adlı bir kadın onunla iletişime geçti. Mesajlaştılar, yazıştılar, ancak Barnes'ın iddiasına göre yüz yüze hiç görüşmediler.
Barnes ile Sims ilişkilerini yeniden rayına oturttuğunda ise asıl hücum başladı. Barnes'ın ifadesine göre Zoe, yapay zeka kullanarak onun ihanet ettiğini "kanıtlayan" ses kayıtları ve yazılı mesajlar üretti. Sinir ağı, onun sesini ve yazışma tarzını taklit ederek dışarıdan bakan için oldukça ikna edici görünen sahte bir "yazışma" ve sesli mesajlar dizisi oluşturdu.
Bir yıl süren şantaj: hamilelik, stres ve 61 bin dolar

Durumu özellikle kırılgan hâle getiren nokta, Barnes ile Sims'in bir reality şov programına katılmaları ve kameralar önünde çocuk beklediklerini açıklamalarıydı. Şantajcı için bu, mükemmel bir baskı fırsatı demekti: hamilelik, kameralar ve kamuoyu ilgisi.
Zoe farklı numaralardan arayıp mesaj atarak Barnes'ın kariyerini ve özel hayatını yerle bir etmekle tehdit ediyordu. Onun ürettiği yapay zeka içeriklerini, bu tür hikâyelere sıkça yer veren Tasha K dahil olmak üzere, çeşitli bloggerlere ve medya platformlarına göndereceğini söylüyordu.
Barnes, partnerini korumak için ödeme yapma kararı aldığını söylüyor: Sims artık belli bir yaşa gelmişti, hamilelik zaten başlı başına stresliydi ve ihanet iddialarıyla patlayacak bir skandal her şeyi daha da ağırlaştırabilirdi. Sonuçta, eski basketbolcuya göre, Aralık 2024'te çocuk dünyaya gelene kadar neredeyse bir yıl boyunca bu kadına para göndermeyi sürdürdü. Barnes ve çevresinin hesabına göre toplam meblağ 61 bin dolara ulaştı.
Bloggerler kendi kurallarına göre oynadığında

Ama hikâye bununla bitmedi. Mantık tam tersini söyler gibi dursa da Barnes, gizemli Zoe'ye değil, gerçek bir medya figürüne – blogger Tasha K'ye (Tasha K) dava açtı. İnternette yayılan yalanların başlıca yükselticisinin o olduğuna inanıyor.
Tasha K, UNWINEWITHTASHAK adlı programı yürütüyor ve uzun süredir dedikodular, yüksek sesli iddialar ve ünlülerle ilgili açık saçık hikâyeler üzerine kurulu provokatif tarzıyla tanınıyor. Bu yaklaşım onu defalarca dava kapısına götürdü; Cardi B ve Kevin Hart gibi isimlerin açtığı davalar sonucunda milyonlarca dolarlık tazminatlara mahkûm edildi. Ancak görünen o ki ne mahkeme kararları ne de devasa para cezaları onun temposunu düşürebiliyor.
Barnes'ın anlattığına göre Tasha K, bir yıl boyunca onun hayatıyla ilgili "içeriden" bilgiler servis etmeye devam etti: sözde kız arkadaşından kürtaj yapmasını istediğini, onu reality şova katılmaktan vazgeçirmeye çalıştığını, hatta cinsel yönelimiyle ilgili imalar yapıldığını öne sürdü. Sonuç olarak Barnes'ın adı etrafında, sahte kayıtlar ve mesajlara dayanan zehirli bir medya sis perdesi oluştu.
Barnes'ın açıklaması: virüs gibi yayılan yalancılığın peşindeki gerçek
Kamuoyuna yaptığı açıklamada Barnes, bu hikâyeyi acınmak için değil, paylaşmak zorunda kaldığını söyledi. Amacı, sosyal medya ve yapay zeka çağında yalanın, herhangi bir resmi açıklamadan çok daha hızlı yayılabildiğini göstermekti. Eski bir benzetmeyi hatırlattı: gerçek daha yeni "ayakkabılarını giyerken", uydurulmuş hikâye dünyanın etrafını dolaşmış oluyor.
Basketbolcu, tüm bu "yazışmaların", "ses kayıtlarının" ve diğer sözde "kanıtların" sinir ağları tarafından üretilmiş kurmaca olduğunu ve "binde bin saçmalık" teşkil ettiğini vurguladı. İzleyicilerin olayın başka bir yüzü olduğunu görebilmesi için bazı materyalleri ve kanıtları ortaya koyacağını vaat etti. Sözlerinde, gerçek eylemleri nedeniyle değil, dijital simülasyonlar yüzünden kamuoyu önünde kendini savunmak zorunda kalan bir insanın öfkesi hissediliyordu.
Arenas'ın yorumu: başkalarının dolandırılmasına inanmayan bir dolandırıcı

Hikâyeye ayrı bir tat katan unsur ise Gilbert Arenas'ın tepkisi oldu. Kendisinin de kısa süre önce dolandırıcılık dosyaları nedeniyle federal makamların yakın takibine girdiği, buna rağmen hâlâ "asla kandırılamayan adam" rolünü oynamaktan hoşlanan birinden bahsediyoruz.
Arenas, Barnes'ın birinin sadece "susması" için 61 bin dolar ödemiş olacağı fikrine zor inandığını söyledi. Onun mantığına göre eğer on binlerce dolar ödüyorsa, karşılığında somut bir ürün almak ister, "hiçbir şey yayınlamayacağım" türü soyut bir vaat değil. Alaycı bir dille, yapay zekâ tuzağına kendisinin düşürülemeyeceğini, çünkü eline bir dizi dijital sahtelik değil, "gerçek kanıtlar" görmek isteyeceğini belirtti. Ancak gerçekte, hamile bir partner, kamuoyu baskısı ve zaten sorunlu bir geçmiş imajı varken, risklerin çok büyük olduğu kişi Barnes'tı; o da şantajcının ne kadar ileri gideceğini test etmek yerine krizi önlemeyi seçti.
Teknolojik pres: yapay zeka hikâyesi bir basketbolcuya ne öğretiyor

Barnes'ın yaşadıkları, "AI kediciği" gibi görünen ve bir NBA şampiyonundan 61 bin dolar koparan eğlencelik bir anekdottan ibaret değil. Bu olay, yapay zekânın özellikle kamuya mal olmuş kişiler üzerinde ne kadar hızlı bir şekilde baskı aracına dönüştüğünü gösteren çarpıcı bir örnek.
Sinir ağlarıyla üretilen ses ve metinleri gerçeklerinden ayırt etmek her geçen gün zorlaşıyor. Sporcular, sanatçılar ve diğer tanınmış kişiler için bu, yeni bir risk seviyesi anlamına geliyor: artık itibarlarını zedeleyen şey yalnızca gerçek hatalar değil, aynı zamanda bloggerler ve medya tarafından ustaca servis edilen dijital taklitler de olabiliyor.
Barnes, karşı atağını hukuk sahasında yapmayı seçti – mahkemeler ve kamuya açık bir açıklama üzerinden. Ancak davaları kazansa bile geride bir tortu kalacak: izleyicilerin bir bölümü her zaman derli toplu bir yalanlamadan çok gürültülü skandalı hatırlayacak. Basketbolda hakemler bir pozisyonu video tekrarından inceleyebiliyor. Yapay zeka çağının gerçek hayatında ise kimse "tekrar" izlemiyor; çoğu zaman ilk izlenim ve haber akışındaki başlık yeterli oluyor. Belki de bu, bütün hikâyenin içindeki en ürkütücü sinyal.







