Şampiyonun Kolay Yolu: Usyk Neden Sönmüş Wilder'ı İstiyor

Avatar
Nevin Lasanis
05/12/25
Paylaşmak
   

Aleksandr Usyk süper ağır sıklet divizyonunun zirvesine tırmanıp önde gelen kuruluşların kemerlerini topladıktan sonra, onun her yeni ringe çıkışının yalnızca Ukraynalı boksörün mirasını güçlendireceği düşünülüyordu. Ancak uzayıp giden ara, unvanlarından feragat etmesi ve yaşlanmış Deontay Wilder ile dövüşme isteğini açıklaması bambaşka bir tablo çiziyor. Aç, iddialı rakiplerin peşine düşmek yerine Usyk, hâlâ gürültü koparan ama artık elit seviyeden çok uzak bir ismi seçiyor ve böylece kariyerinin finiş düzlüğüne girdiğini, sportif açıdan büyük "savaşların" peşinden koşma isteğini yitirdiğini adeta gösteriyor.

Gürültülü Açıklama: Usyk Gözünü Wilder'a Dikti

Alexander, YouTube kanalı Boxing King Media'ya verdiği son röportajda uzun zamandır ilk kez somut bir plan çizdi: 2026 yılında ringe dönmek ve Deontay Wilder ile karşılaşmak. Rakip seçimini ise Amerikalı boksöre duyduğu saygıyla gerekçelendirmeye çalıştı.

Usyk, Bronz Bombacı'nın hâlâ kendisi için ilgi çekici bir meydan okuma olduğunu vurguladı: bu, geçmişte dünya şampiyonluğu yaşamış, son on yılın en tanınmış süper ağır sıkletlerinden biri ve korkutucu nakavt gücüyle ün yapmış bir isim. Ukraynalı boksör adeta şüphecilere peşinen cevap veriyor: bırakın "Wilder artık eski gücünde değil" desinler, onun için Amerikan ağır sıkleti hâlâ dikkate değer bir figür.

Kağıt üzerinde kulağa hoş geliyor. Ancak duyguları bir kenara bırakıp tabloya soğukkanlı baktığınızda, mevcut divizyon hiyerarşisi açısından bu karşılaşmanın neredeyse hiçbir şey ifade etmediği açıkça görülüyor.

Yaz Zaferinden Derin Sessizliğe

Daha 2025 yazında Usyk etrafındaki tablo bambaşkaydı. Aleksandr, Daniel Dubois'yı nakavt ederek ve daha önce Tyson Fury rövanşı uğruna boş bıraktığı IBF kemerini geri alarak yeniden tartışmasız şampiyon olmuştu. Britanyalı rakibine karşı elde ettiği bu galibiyet ikna ediciydi ve mantıken onu bir sonraki büyük unvan savunmasına götürmesi bekleniyordu.

Ancak yeni bir mega maç yerine bir duraklama dönemi başladı. Usyk, sırtındaki sorunları gerekçe göstererek geçici şampiyon Joseph Parker'a karşı WBO hattındaki zorunlu unvan savunmasını ertelemeyi talep etti, ardından da kemerden tamamen vazgeçti. Ukraynalı boksör aylarca geleceğine dair neredeyse hiçbir şey söylemedi ve onun etrafındaki belirsizlik daha da yoğunlaştı. Derken ilk yüksek sesli açıklama geldi — genç bir "kurt"la kapışma isteğinden değil, 40 yaşındaki Wilder'ın karşısına çıkma arzusundan.

İsim İçin Dövüş, Sıralama İçin Değil

Söz konusu 2015–2018 dönemi Wilder'ı olsaydı, böyle bir tercih son derece mantıklı görünürdü. Ancak o Deontay geçmişte kaldı. Şu anda Amerikalı boksör WBC sıralamasında sadece 13. basamakta bulunuyor ve diğer büyük federasyonların ilk 15'ine hiç giremiyor. Son altı maçında dört yenilgi aldı, tek galibiyetini ise pek tanınmayan Tyrell Herndon karşısında elde etti — bu sonuç, yaşadığı başarısızlık serisini hiçbir şekilde gölgelemiyor.

Eski tartışmasız şampiyonla ringe çıkmak için sıraya giren isim, birçok uzmanın çoktan "emekli" kategorisine koyduğu bir boksör olduğunda, doğal bir soru ortaya çıkıyor: bu gerçekten aynı anda üç kemer sahibi bir yıldızın seviyesi mi? Sıralamalar ve sportif çekicilik açısından bakıldığında, cevabın açıkça hayır olduğu görülüyor.

Kapıda Bekleyen Adaylar, Ama Açılmayan Bir Kapı

Durumun paradoksu şu ki, Usyk'in etrafında gerçekten güncel ve anlamlı meydan okumalar fazlasıyla mevcut. Yakın zamanda Joseph Parker'ı erken raundlarda durdurarak iki geçici kemeri birden alan, namağlup Fabio Wardley var. Etkili isim Turki Al-Şeyh'in Ukraynalı yıldızın karşısına çıkarmak istediği genç ve cüretkâr Moses Itauma var. Bir de ringi Aleksandr ile paylaşmaya hazır geçici WBC şampiyonu Agit Kabayel bulunuyor.

Tüm bu isimler süper ağır sıkletin gerçek "zirvesini" temsil ediyor ve bu boksörlerden herhangi biriyle yapılacak maç, Usyk'e sportif açıdan fazladan güncellik kazandırırdı. Ancak aynı zamanda ciddi riskler de barındırırdı: genç ağır sıkletler aç, motive ve yaşayan bir efsaneyi tahttan indirmek için cehennemden geçmeye hazır. Görünen o ki 38 yaşındaki Usyk, tam da bu tür savaşların peşinden gitmek istemiyor. Sanki birilerine bir şey kanıtlama yükünden yorulmuş gibi.

Risk Minimum, Çek Maksimum

Wardley, Itauma veya Kabayel ile yapılacak karşılaşmalar, getirisi tartışmalı birer risk niteliğinde. Bu isimlerden herhangi birine karşı alınacak galibiyet bile Usyk'in mirasının algısını fazla değiştirmeyecek: "açık ara favori bir başka adayla kolayca başa çıktı". Üstelik böyle maçların getirileri de muhtemelen astronomik olmayacak — afişte yazan "Usyk – Kabayel" tarzı bir mücadele, küresel ölçekte bir süper etkinlik gibi durmuyor.

Wilder söz konusu olduğunda ise tablo bambaşka. Burada hem son derece gürültülü bir isim var hem de pazarlama kampanyası neredeyse kendiliğinden yazılmış durumda: "iki eski şampiyon, bir dönemin efsaneleri, bir nakavtçı ile ring virtüözünün düellosu". Üstelik sportif risk minimum düzeyde: 40 yaşındaki Amerikalı boksör uzun süredir eski gücünü sergileyemiyor, çok yumruk alıyor ve fiziksel ile mental anlamda "yıpranmış" görünüyor. Usyk açısından bu, sınırlı tehdit karşılığında büyük bir çek anlamına gelen ideal bir kombinasyon.

Yankı Yapan İsimler Koleksiyonuna Son Dokunuş

Tahmin edilmesi kolay bir başka motivasyon daha var. Son on yıl boyunca süper ağır sıkletin başlıca yıldızları Joshua, Fury ve Wilder oldu. Usyk, Anthony Joshua'yı iki kez, Tyson Fury'yi de iki kez mağlup etti. Deontay karşısında alınacak bir galibiyet, ağır sıkletin "büyük üçlüsünü" tamamlayarak onun kişisel koleksiyonunda son derece şık bir nokta olurdu.

Wilder'ın menajeri Shelly Finkel, Sky Sports'a yaptığı açıklamada bu ihtimal etrafındaki gizemi dikkatle canlı tuttu: iddiaya göre gelecek yıl için bir planları var ve teklif yeterince cazip olursa Usyk'i de bu planların parçası olarak görmek istiyorlar. Amerikalı ekibin böyle bir meydan okumayı pek beklemediği hissediliyor, ama aynı zamanda bu kadar kazançlı bir fırsatı geri çevirmenin de pek akıllıca olmayacağının farkındalar.

Fury Wilder'ın Kusursuz İstatistiğini Nasıl Bozdu

Bugünkü Wilder'ı doğru değerlendirebilmek için, Tyson Fury ile yaptığı ilk maçtan önce kim olduğuna dönüp bakmak gerekiyor. Amerikalı boksör profesyonel ringlerde 40–0'lık bir dereceyle ilerliyor, rakiplerini güvenle nakavt ediyor ve süper ağır sıklet tarihinin en yıkıcı yumrukçularından biri olarak görülüyordu. Sağlam rakipleri yeniyor, uzun süre sıralamaların tepesine demir atıyor ve neredeyse durdurulamaz bir güç gibi görünüyordu.

Dönüm noktası ise Gypsy King ile yaptığı ilk karşılaşma oldu. Deontay bu maçı oldukça parlak geçirdi: bazı bölümlerde net biçimde üstünlük kurdu, Fury'yi iki kez yere yolladı ancak işi bitiremedi. Hakemlerin sonunda beraberlik kararı vermesi, Bronz Bombacı'nın egosuna ağır bir darbe vurdu. Sonraki iki maçını kazandı, fakat ardından kariyerinin adeta kâbus gibi bir bölümü başladı.

Kara Seri: Nakavtlar, Yenilgiler ve Tek Bir Işık

Wilder'ın son beş maçı adeta bir "kaza zincirine" dönüştü. Dördü mağlubiyetle sonuçlandı, bunların üçü ağır nakavt şeklindeydi. Tek galibiyet, divizyonun elitine dahil edilmeyen Robert Helenius karşısında alınan hızlı bir yıkımdan ibaretti. Fury'yle (iki kez), Joseph Parker ve Zhilei Zhang ile yaptığı karşılaşmalar ise Amerikalı için sert hayal kırıklıklarıyla bitti.

Bu yüzden pek çok kişi Wilder'ın dünya çapında bir boksör olarak "bittiğini" ve artık eldivenleri asması gerektiğini söylemeye başladı, bu şaşırtıcı değil. Ancak Deontay pes etmeye niyetli değil: hâlâ yaklaşık yılda bir kez ringe çıkıyor ve 40 yaş sınırına dayanmış olmasına rağmen yeniden dünya şampiyonu olma isteğini yüksek sesle dile getiriyor.

Sıraya Girenler ve Ngannou'nun Hamlesi

Buna rağmen, zirve formundan oldukça uzak olan bugünkü Wilder bile ringi paylaşmak isteyen rakip sıkıntısı çekmiyor. Olası rakipler listesinde Dillian Whyte ve Anthony Joshua'nın yanı sıra özellikle öne çıkan bir isim daha var: Francis Ngannou. Kamerunlu nakavtçı, profesyonel boksta kendini şimdiden denemiş biri olarak, bir sonraki mücadelesini kafeste değil, mutlaka ringde yapmak istediğini açıkça söylüyor.

Ngannou'ya göre boks şu anda onun için MMA'den daha anlaşılır ve daha konforlu; Wilder'la yapılacak bir maç ise hem tehlikeli bir sınav hem de üst düzey bir şov anlamına geliyor. Erken biten maç oranları inanılmaz yüksek olan iki ağır yumrukçu, neredeyse garantili bir nakavt vaat ediyor. Francis, ringde birinin yere düşme ihtimalini yüzde 80 olarak görüyor ve bu, seyircinin parlak bir gösteri talebiyle tam anlamıyla örtüşüyor.

Ngannou İçin İdeal Dönüş Rakibi, Usyk İçin Konforlu Seçenek

Olası Wilder – Ngannou maçına duyulan dev ilgi, tam da her iki boksörün de yıkıcı yumruk gücüne sahip olmasından kaynaklanıyor. Ancak şunu da görmek gerekiyor: Kamerunlunun ellerindeki "dinamit" hâlâ yerinde duruyor, buna karşın Deontay gözle görülür biçimde gerilemiş durumda. Wilder, Francis için geri dönüş adına ideal bir seçenek: sağlam bir ücret, çoktan markalaşmış bir isim ve eskisi kadar ürkütücü olmayan bir tehdit.

Usyk açısından da mantık benzer, yalnız motivasyon farklı. Ukraynalı yıldızın, rakibini nakavt edebileceğini ispatlamaya ihtiyacı yok — onun gücü bambaşka yerlerden geliyor. Ancak yaşlanmış Wilder'la yapılacak bir karşılaşma, ona başarısızlık ihtimali asgari düzeyde olan, hem gösterişli hem de gişe potansiyeli yüksek bir gece sunuyor. Buna karşın genç ağır sıkletlerle girişilecek bir savaş, kusursuz bir kariyer finalini bozma riskini beraberinde getiriyor.

Miras ile Konfor Arasında: Usyk Hangi Yöne Dönecek

Duruma bir taraftarın gözünden bakarsak, Usyk – Wilder maçı her hâlükârda ilgi çekici olacaktır: iki gürültülü isim, farklı stiller, kendi dönemini tamamlamış bir şampiyon ile gerileyişini kabullenmek istemeyen bir nakavtçının çarpıştığı bir hikâye. Ancak divizyonun gelişimi ve sportif mantık açısından bakıldığında, bu adım ileriye değil, daha çok kenara doğru atılmış bir hamle gibi duruyor.

Aleksandr yol ayrımında duruyor: ya yeni nesil ağır sıkletlerin meydan okumalarını kabul edip bir kez daha "en iyilerin en iyisi" olduğunu kanıtlayacak ya da daha güvenli ama daha kazançlı bir rotayı seçip kariyerini güzel, fakat daha çok sembolik bir notayla kapatacak. Wilder tercihine bakılırsa Usyk, konfor ve yüksek gelir yönünde şimdiden bahse girmiş durumda. Geriye sadece şu soru kalıyor: bu "kolay yol" acaba büyük kariyerinin beklenmedik ölçüde ağır bir son raunduna dönüşebilir mi?

İlgili gönderiler