Chris Paul'un Los Angeles Clippers'a dönüşünün bu kadar kısa ve oldukça sancılı bir bölüme dönüşeceğini kimse beklemiyordu. Bu hikâye, kariyerin şık bir şekilde noktalanması için adeta kusursuz görünüyordu: tecrübeli yıldız çemberi tamamlıyor, yeni iç saha arenasında taraftarlara veda ediyor ve sessizce tarihe karışıyordu. Bunun yerine Clippers, sezonun fiyaskoya döndüğü tam ortasında efsaneye adeta kapıyı gösterdi ve cevaplardan çok daha fazla soru bıraktı.
Yıldızlarla dolu vitrin, çöken sezon
2025 Clippers'ı kâğıt üzerinde tam anlamıyla bir rüya kadro gibi görünüyor. Soyunma odasında bir normal sezon MVP'si, bir Finaller MVP'si, NBA şampiyonları, Olimpiyat Oyunları ve dünya şampiyonaları madalyalı oyuncular var. En az üç muhtemel Hall of Fame üyesi ve toplamda onlarca All-Star Maçı seçimi. Buna ek olarak şampiyonluk yüzüğüne sahip bir başantrenör ve sınırsız bütçeye yakın bir sahibin desteği.
Ancak gerçeklik acımasız. Batı Konferansı'nda ilk dördün mücadelesi yerine, tablonun dibiyle içli dışlılar. Sezon öncesi projeksiyonlarda Clippers'a yaklaşık 50 galibiyet ve ilk on içinde rahat bir yer öngörülüyordu, fakat gerçekte tablo şöyle: konferansta sondan ikinci sıra, 5–16'lık derece ve çoğu zaman ciddiye alınmayan takımlar seviyesinde bir oyun. Clippers, son 16 maçta yalnızca iki galibiyet alarak dipte çakılı kalırken, sezon başında alay konusu olan Dallas bile yavaş yavaş dibe vuran yerden yukarı tırmanmaya başladı.
Böylesine kaotik bir ortamda kadroda değişiklikler kaçınılmaz görünüyordu. Yine de çoğu kişi ilk sarsıntının başarısız bir takasla, teknik ekiple ya da rol oyuncularıyla geleceğini düşünüyordu, Chris Paul'la değil. Oysa Clippers için Paul'ün ismi neredeyse yeni dönemin eş anlamlısı.
Eve dönüş masalı olması gereken hikâye

Yaz döneminde 40 yaşındaki oyun kurucunun San Antonio Spurs ile olan kontratı sona erdi. Orada Victor Wembanyama'ya mentorluk yapıyor, Fransız uzun sağlık sorunları yaşadığında bile sistemi terk etmiyor, franchise uzununa lige ve yeni düzene alışmasında yardımcı oluyordu. Spurs cephesi vetarandan memnundu, ancak De'Aaron Fox'un kadroya katılması ve drafttan bir başka guard olan Dylan Harper'ın seçilmesiyle Paul için rotasyonda yer kalmadı.
Buna rağmen piyasa onun için tamamen kapanmış değildi: doğduğu eyaletin takımı Charlotte Hornets ihtimaller arasındaydı, Phoenix Suns'a geri dönüş ya da Milwaukee Bucks ile şampiyonluk kovalamak da konuşuluyordu. Medyada Portland Trail Blazers ve Dallas Mavericks söylentileri de sıkça yer aldı. Fakat Chris önceliğini net koydu — ailesine ve Los Angeles'taki yaşamına mümkün olduğunca yakın olmak istiyordu. Mantık basitti: Los Angeles'tan daha yakın bir Los Angeles yok.
Clippers'a dönüş bu yüzden ideal final gibi görünüyordu. Paul, büyük ihtimalle yalnızca bir sezon daha oynayacağını ve sonra kariyerini noktalayacağını önceden dile getirmişti. Ve bu noktayı, kariyerinin en başarılı dönemini geçirdiği kulüpte koymak istiyordu. Ekstra bir romantik detay ise yeni arena oldu; ilk Clippers döneminde böyle bir evleri yoktu. Böylece, efsanenin veda turu için hem sembolik hem de görsel açıdan mükemmel bir sahne hazırlanmış gibiydi — üstelik kulüp tarihinin tartışmasız en büyük oyuncusu için.
Paul'un 2011'de takıma katılmasıyla birlikte lanetli olarak anılan, Kaliforniya'ya taşındıktan sonraki 33 yılda sadece dört kez playoff gören ve yalnızca bir seri kazanan bu organizasyon en azından istikrarlı bir playoff takımı hâline geldi. Chris dönemindeki altı sezonun tamamında Clippers playoff'a kaldı, her ne kadar hiçbir zaman ikinci turdan öteye gidemese de. "Lob City" asla Los Angeles'ın bir numaralı takımı olup Lakers'ı tahtından indiremedi, ama tam da o dönemde Clippers ligaın alay konusu olmaktan çıktı.
"Lob City"den LA'deki son uçuşa
Los Angeles'tan ayrılığın ardından sürekli bir yolculuk dönemi başladı: James Harden'la Houston'da tuhaf ittifak, ardından Oklahoma City, Phoenix, Golden State ve San Antonio. Paul'ün kariyerinin tamamı Batı Konferansı'nda geçti ve final perdesinin de yine buralarda, tanıdık duvarların arasında kapanması son derece mantıklı görünüyordu.
İki hafta önce Chris, bu sezonun kesinlikle kariyerinin son sezonu olacağını kamuoyuna açık bir şekilde dile getirdi. Ancak Los Angeles'taki son bölümün, beklediğinden bile kısa süreceğini tahmin edemedi.
Birkaç gün önce oyun kurucu sosyal medyada "leeway" kelimesini paylaştı — "hareket alanı" ya da "özgürlük" anlamına gelen bu ifade taraftarları, yorumcuları ve medyayı tahmin oyununa sürükledi. Bu sırada takım birkaç can yakıcı yenilgi daha aldı. Ve ardından deplasman serisi sırasında, gece karanlığında siyah zemin üzerine yeni bir paylaşım geldi: "Az önce eve gönderildiğimi öğrendim".
İçeriden iyi haber alan gazeteci Chris Haynes, bunun ekstra bir dinlenme günü olmadığını, oyuncunun takımdan fiilen uzaklaştırıldığını hızla doğruladı. Kısa süre sonra kulübün resmi basın açıklaması da geldi.
Resmi ifadeler, gayriresmî işaretler

Clippers, Chris Paul'ün artık takımın bir parçası olmayacağını ve kulübün onunla birlikte kariyerinin bir sonraki adımlarını değerlendireceğini duyurdu. Organizasyonun başkanı Lawrence Frank, Paul'ün sezonun hayal kırıklığıyla sonuçlanmasından sorumlu tutulmadığını, tam tersine sonuçlar için tüm suçu üzerine aldığını vurguladı ve takımı zor durumda bırakan "pek çok sebep" bulunduğunu söyledi. Resmî ton, oyuncunun kulüp üzerindeki etkisine yönelik teşekkür ve statüsüne duyulan saygıyla doluydu.
Ancak bu özenle seçilmiş cümlelerin ardında son derece net bir gerçek yatıyor: kulüp, veteranı artık ne soyunma odasında ne de yedek kulübesinde, sembolik lider rolünde bile görmek istemiyor.
40 yaşındaki oyun kurucu neden alınmıştı?
Salt rakamlara bakıldığında Paul'ün sezonu can yakıcı derecede zayıf görünüyor: maç başına yalnızca yaklaşık 14 dakika, 2,9 sayı, 3,3 asist, yüzde 32 saha içi isabet ve hiç ilk beş başlangıcı yok. Bunlar, bir ayağı zaten başka bir rolde — medyada, kulüp ofisinde veya teknik ekipte — bulunan veteran istatistikleri.
Oysa başlangıç planında ondan ana oyun kurucu olması beklenmiyordu. Kulübün tasarımı açıktı: Chris, genç oyuncular için mentor, soyunma odasında güçlü bir ses, sponsorluk etkinliklerinde kulübün yüzü ve geçmiş ile gelecek arasında yaşayan bir köprü olacaktı. Bir başka deyişle, yavaş yavaş kariyerinin bir sonrakı aşamasına geçen "oyuncu-asistan koç" profili.
Geri dönüşün motivasyonu, soğuk hesaplardan çok duygulara ve sembollere dayanıyordu. Taraftarlar Paul'ü coşkuyla karşıladı, Bradley Beal ikonik 3 numarayı ona bırakmayı kabul etti, Tyronn Lue ise başlangıçta Paul'den genç oyunculara "profesyonel olmayı öğretmesini", topa değer vermelerini ve doğru karar almayı göstermesini beklediğini söylemişti.
Sezon ilerledikçe vurgu değişti. Koç, Paul'ün saha dışındaki liderliğinin daha önemli hâle geldiğini açıkça ifade etti: teknik ekibe verdiği ipuçları, oyuncularla çalışması, oyuna dışarıdan getirdiği bakış açısı. Ona, her maçta sahaya çıkmayacağı en başından beri dürüstçe anlatıldı ve Chris, alışık olduğu o ciddi yüz ifadesini biraz kenara bırakıp daha fazla gülümsemeye çalışacağını, yeni rolüne uyum sağlayacağını kamuoyuna defalarca söylemişti.
Ancak bu kurgu, bir yerlerde çatırdamaya başladı.
Chris Paul: lider, çatışma kaynağı, rahatsız edici sembol

Paul her zaman zor bir karakter olarak bilindi. İnadı, basketbol zekâsı ve çevresine koyduğu yüksek standartlar, onu oyuncular birliği başkanlığı için mükemmel bir profil hâline getirdi ve San Antonio ya da Golden State gibi yapılandırılmış organizasyonlarda aranan veteran yaptı. Ancak aynı kombinasyon, yıllar boyunca koçlarla, takım arkadaşlarıyla ve yönetimle çatışmaların da zeminini hazırladı.
Koç, otoritesinin elinden alındığını hissedebilir. Genç oyuncular, üzerlerindeki baskının şampiyonluk yüzükleriyle süslü Michael Jordan hikâyelerine benzediğini, ama halkada yüzük olmadığı için daha ağır geldiğini düşünebilir. Yönetim tarafı ise, sürekli olarak tek bir figürün etrafındaki gerginliği nasıl yumuşatacağını yeniden kurgulamak zorunda kaldığını hisseder.
2025 sezonunun kaosunda debelenen Clippers, denklemden çıkarılması en kolay değişkenin o olduğuna karar verdi. Yenilgilerin başlıca nedeni olduğu için değil, soyunma odasındaki en görünür rahatsızlık kaynağı olarak öne çıktığı için.
Clippers'ın asıl sorunları: Paul listede ama ilk sırada değil
Tüm suçu Chris'in üzerine yıkmak fazla kolaycı bir yaklaşım olur. Clippers'ta kriz yapısal ve tabloyu kabaca şöyle özetlemek mümkün:
- Takımın nominal lideri Kawhi Leonard, maçların neredeyse yarısını kaçırıyor ve istikrarlı formuna bir türlü dönemiyor.
- Organizasyonun üzerinde hâlâ, salary cap sınırını delmek için usulsüz ödemeler yapıldığı iddiasıyla ilgili lig ve vergi makamlarının yürüttüğü soruşturmanın gölgesi dolaşıyor.
- James Harden, MVP seviyesinde maçlar ile, yılbaşı sonrası alışveriş merkezinde dolaşan yorgun bir çizgi film Noel Baba'yı andırdığı karşılaşmalar arasında sürekli gidip geliyor.
- Takım savunması ligdeki en kötülerden biri: pick-and-roll savunmalarında kopmalar, geç kalan yardımlar, düşük yoğunluk ve odak eksikliği.
- Tyronn Lue'nun soyunma odası üzerindeki kontrolünü kaybettiği hissi güçleniyor — oyun yapısı dağılıyor ve koçun mesajları yıldızlara eskisi kadar net ulaşmıyor.
- Bradley Beal'in kontratı tam bir felaket gibi duruyor: altı silik maç, ağır bir sakatlık ve sezon boyunca sahaya çıkmayacak bir oyuncu için 5 milyonluk ödeme.
- Beal için salary cap altında eldeki en önemli istisna hakkı harcandı — kadroyu güçlendirmek için kullanılan ana araçlardan biriydi.
- Esneklikten feragat edilerek transfer edilen Brook Lopez, son haftalarda neredeyse tamamen yedek kulübesinde oturuyor.
- Yazın yapılan büyük takas da bekleneni veremedi: Norman Powell, herkesi şaşırtan Miami'de parıldarken, John Collins kısa süre içinde elden çıkarılacak bir kontrat gibi görünüyor.
- Ve belki de en can sıkıcı nokta: Clippers'ın önümüzdeki draftlar için değerli hakları yok. 2026 birinci tur seçme hakkı zaten Oklahoma City'nin elinde, sonraki yıllara ait birçok hak da farklı takımlara devredilmiş durumda.
Bu listeyi uzatmak mümkün, ama şimdiden çok net bir sonuç ortaya çıkıyor: Paul'ü soyunma odasından çıkarmak çözüm değil. Bu hamle, yalnızca en yüksek sesle çalan alarmı kısmaya yönelik bir girişim.
Son sayfa mı, yoksa hikâyede yeni bir viraj mı?

Bazı senaryolara göre, ilk önce sabrı tükenen kişi Chris'in kendisi oldu: anlamsız yenilgilerden bıktı, yönetim, koç ekibi ve yıldız takım arkadaşları hakkında düşündüklerini açıkça dile getirdi ve kulüp de bu noktadan sonra, yıldızların etrafındaki yapıyı değiştirmek yerine veterandan vazgeçmenin daha kolay olduğuna karar verdi.
Resmî olarak Paul hâlâ takımın parçası ve kontratı 15 Aralık'a kadar takas edilemez. Bu tarihten sonra Clippers yönetimi, sözleşmesini en azından bir takas parçasına dönüştürmeye çalışacaktır. Ancak Chris'in bir daha Clippers forması giymesi son derece düşük bir ihtimal olarak görülüyor.
Lig kariyerine başka bir takımda son bir sezonluk fırsat için devam etmeye çalışacak mı? Bunu zaman gösterecek. Yine de bu ayrılığın, daha büyük bir yeniden yapılanmanın başlangıcı olup olmayacağı da ayrı bir soru işareti: Harden veya Kawhi takasa konu olacak mı, Lue ya da Frank görevinden alınacak mı, ön ofiste köklü değişiklikler yaşanacak mı?
Şimdilik net olan tek şey var: efsanenin eve dönüş masalı gerçeğe dönüşmedi. Tribün videosu, alkış tufanı ve görkemli bir veda yerine, Chris Paul için gece yarısı yayınlanan kısa bir basın duyurusu ve deplasman serisinin ortasında "eve dönüş" bileti var. Bir kez daha, kendi tarihini yönetmekte zorlanan bir kulüp için fazlasıyla Clippers'a özgü bir son.







