“Real” Yine Kazandı — Yine Bir Sürü Soru Bıraktı (Ama Alonso Şimdilik Hayatta)

Avatar
Nevin Lasanis
24/12/25
Paylaşmak
   

Real için 2025'in son maçı tuhaf şekilde tanıdık geçti: skor tabelada güzel, oyun hissi tarafında ise hafif tedirgin. Sevilla'yı 2-0 kapattılar; golleri Bellingham ve Mbappé attı ama (istatistikten ziyade sahaya etkisiyle) maçın asıl kahramanı Rodrygo'ydu. Ve evet, bu galibiyet cidden “Xabi Alonso'nun koltuğunu kurtaran” maç gibi duruyor — çünkü adama, hatırlatayım, “durumu toparla” diye üç maçlık bir süre verilmişti. Üçüncü galibiyet de geldi (öncesinde Alavés'i ve Kral Kupası'nda Talavera'yı geçmişlerdi), kâğıt üstünde görev tamam.

Üç Maçlık Kurtarma Paketi: Alonso Uçurumun Kenarında Kaldı

Kâğıt üzerinde her şey neredeyse kusursuz görünüyordu: Sevilla zaten tıkalıydı; La Liga'daki son haftalarda akılda kalan tek şey, zayıf Oviedo'ya karşı 4-0'lık patlamaydı, onun dışında tablo “iç karartıcı”. Real ise gayet havalı bir kadroyla çıktı: Dean Huijsen tam anlamıyla geri döndü, çoğu bölgede as kadro sahadaydı. Evet, Valverde yoktu ve klasik beklerden de eksikler vardı ama yine de: favori belli.

Ve sonra sezonun klasiği devreye girdi: favorisin, tamam; ama rahatlık? Sıfır.

Rodrygo “Bugün Yönetmen Benim” Moduna Geçti

Kısaca: iki golün de çıkış noktası Rodrygo. 38. dakikada kazanılan frikikte topu mükemmel kesti; Bellingham da kafa vuruşuyla çaktı. Duran top, servis, zamanlama… Kitap gibi.

Sonra Rodrygo mini bir drama da ekledi: 41'de Marcão ile temastan sonra ceza sahasında penaltı almaya çalıştı — ama savunmacı sadece çok hafif bir temas yaptı, hakem Alejandro Muñiz yemedi. Üstüne bir de Rodrygo'ya “aldatma”dan sarı kart çıktı. Sert ama bu pozisyonda çok da itiraz edemiyorsun.

Rodrygo - Marcão Kapışması: Sarı Kartlı Bir Dizi

“Etli kısım” burasıydı: Rodrygo ile Marcão bütün devre birbirini yedi bitirdi. Bazı anlarda “şimdi biri kesin yanacak” hissi vardı. Rodrygo 44'te arkadan bir hamle yaptı — hakem istese ikinci sarıyı çıkarır mıydı? Çıkarırdı. Ama şansına kurtuldu.

Kırmızıya giden ise Marcão oldu: 68'de Bellingham'ı indirince ikinci sarıyı gördü. O an kapışma bitti; Sevilla 10 kişi kaldı, Real de “tamam şimdi rahatlarız” moduna girdi.

Tartışmasız Penaltı, Mbappé'den Kutlama Şovu

Kırmızıdan sonra Real gerçekten canlandı; Rodrygo da sanki “biraz sihir ekle” tuşuna bastı. 78'de az daha şaheser çıkarıyordu — karate vuruşu gibi bir hamle, Zizou döneminden bir highlight gibi.

85'te ise itirazsız an geldi: Rodrygo'yu bu kez Juanlu net biçimde devirdi. Penaltı taş gibi. Mbappé de sakin bir vuruşla attı; kutlaması da Cristiano Ronaldo'yu hatırlattı. Ve dürüst olalım: ligde 17 golün varsa, biraz “efsane rolü” yapma hakkın var.

En Tedirgin Eden Şey: Pres Yok, Savunma Çizgisi Tavan

2-0'a rağmen insanın ağzında tuhaf bir tat kalıyor: Real yine kalite ve Courtois sayesinde hayatta kalmış gibi göründü. Yüksek pres tutmadı ama Alonso savunma çizgisini yine de yukarıda tuttu — Sevilla da boş alanlara koşu ve uzun toplarla “tam aradığı” senaryoyu buldu.

Hissi değil, neredeyse somut: Bernabéu'da “rahat” sayılmayacak kadar çok fırsat verdiler. Beş net gol şansı konuşuldu, ceza sahası içinden onlarca şut denemesi geldi. Courtois 5 kurtarış yaptı ve takımı resmen “devreye 0-2, hatta 0-3 girebilirdik” kabusundan çekip aldı. İşte korkutan da bu: topsuz oyunda en iyi planın “Tibo halleder” olması.

Alonso'nun Fikirleri Var, Ama Şimdilik Akım Gitmiyor

Alonso denedi: Vinícius ve Rodrygo'yu zaman zaman çizgide değil, daha iç koridorda konumlandırdı; amaç, rakibin beklerini içe çekip arkalarında alan bırakmaktı. Ama aktif koşu ve hareket olmayınca bu plan “ortada duruyoruz” seviyesinde kaldı. Tchouaméni'nin zaman zaman stoperlerin arasına girip üçlü kurması da kâğıt üzerinde mantıklıydı; fakat maç içinde sürekli pozisyon değişimi hataları artırdı — üstelik Arda Güler'in savunma katkısı sınırlı olunca yük daha da büyüdü.

Kısacası şu hissiyat: hoca “nasıl oynamalı” ile “nasıl oynayabiliyorlar” arasında bir orta yol arıyor ama şimdilik ortaya “ne o, ne bu” çıkıyor. Felaket değil, tamam; ama “vay be” deyip ikinci kez açıp izlemek isteyeceğin bir futbol da değil.

Barça Yarışı Ve Kişisel Rekorlar: Burada İşler Güzel

İyi haberler de var, hem de “kraliyet” ayarında:

  • Mbappé gol krallığında farkı açtı; La Liga'da 17 gole çıkmak zaten başka bir seviye. Üstelik takvim yılı içinde Real formasıyla 59 gole ulaştı — Cristiano'nun kariyerindeki en iyi yıl seviyesini yakaladı, bir de bunu doğum gününde yaptı. Daha ne olsun.
  • Rodrygo Sevilla'ya karşı sanki hile koduyla oynuyor: bu eşleşmede toplam 4+3'e geldi. Daha önemlisi, nihayet canlı; fikri var, özgüveni var.
  • Bellingham da formu geri getirdi: yakın zamanda asist yapıyordu, bu kez kendisi yazdı.
  • Vinícius ayrı dosya: kaptan çıktı, uğraştı; ama gol orucu uzuyor (14 maç deniyor). Ya patlama yakındır ya da kafaya biraz takıldı.

Tablo tarafında en kritik nokta: Real, Barça'ya bir puan kadar yaklaştı (en azından Katalanlar zorlu Villarreal maçına çıkana kadar).

Taraftarlar İkiye Bölündü — Ve İkisini De Anlıyorum

Böyle maçlardan sonra yorumlar hep iki kutba gidiyor.

Birinci grup: “Bu ne ya, berbat. Fikir yok, tekdüze, Şampiyonlar Ligi'nde iş yok, savunma delik deşik. Courtois olmasa devreye 0-2, 0-3 girerdik.” Açık söyleyeyim: bunu yazanları anlıyorum. Çünkü sahada gerçekten fazlaca “alarm” anı vardı.

İkinci grup: “Yeni hoca, yeni sezon; siz ne bekliyordunuz, her maçı 5-0 mı? Real güzellik değil, zafer takımı.” Buna da katılmamak zor. Sezon uzun; şampiyonluklar estetik puanıyla değil, puanla alınıyor.

Benim durduğum yer ortası: sonuç değerli ve doğru, ama Alonso'nun “sadece hayatta kalmak” değil “takım inşa etmek” gibi bir hedefi varsa, sahada fikirlerin çalışması şart — sadece isimler yetmiyor.

Sıradaki Durak Betis: Ocak Ayında “Gerçeklik Testi”

Real, 2026'ya 4 Ocak'ta Bernabéu'da Betis maçıyla girecek. Ve bu maç net bir test: yine “kazandık ama bizi bayağı gezdirdiler” görürsek, bu iş artık duygu değil, teşhis olur. Ama oyun daha bütünlüklü çıkarsa da “tamam, uyum sancısı bitti” demek mümkün.

İlgili gönderiler