
Fotoğraf stüdyosunun kameraları, dünyanın bir numarası Arina Sobolenko’nun her hareketini yakalamakta zorlanıyordu; çünkü Belaruslu tenisçi, Cosmopolitan Sports’un yeni sayısı için alışılmış spor üstünü yüksek modayla değiştirmişti. Çekim ekibi, sporcunun tribünleri ateşleyen enerjisinin objektifin önünde de Grand Slam merkez kortundaki kadar hissedildiğini itiraf etti.
Raket ⇄ glamour: çekim gününün perde arkası
Alışılmış raketin yerini saten bir trençkot, arka çizginin yerini ise podyum beyazı cyclorama aldı. Sobolenko, dinamik backhand’den objektife zarif bir poza geçerken rollerini kolayca değiştiriyordu. Stilistler onun atletizmini sade siluetlerle vurguladı; makyaj sanatçıları ise doğal enerjisini ortaya çıkarmak için parlak bir bitiş ekledi.
Şampiyonun monologları: zaferler ve basın hakkında
Spor bölümüne verdiği özel röportajda Arina, WTA 1 numarası olmanın her şeyden önce bir sorumluluk olduğunu söyledi: “Korttaki her çıkış Grand Slam finali gibidir; ya tacını korursun ya da kaybedersin.” Ayrıca, sıralama puanlarından daha önemlisinin çalışkanlık ve mental dayanıklılık olduğunu vurguladı.
“Her gün peşimden gel”: hayranlara mesaj
Takipçilerine yönelik paylaşımında yıldız tenisçi, “Artık her gün peşimden gelebilirsiniz” diyerek Cosmo’nun taze sayısının bayilerde olduğunu duyurdu. Şampiyonun sözleri, yüksek modanın zerafeti ile kadın tenisinin gücünün nasıl birleştiğini izlemeye bir davet niteliğindeydi.
Başarı formülü: güç ve stil dengesi
Sobolenko’ya göre sonuçlarının sırrı, antrenman rutini ile kişisel markasının uyumunda yatıyor. Kortta forehand ve ayak hızı belirleyiciyken, kort dışında ilham verici bir imaj oluşturmak, genç oyunculara sportif zirveleri moda deneyleriyle harmanlamaktan korkmamayı aşılıyor.