
Manchester, futbol ile müziğin tek bir duygu korosunda birleştiği o nadir akşamlardan birini yaşadı: yaklaşık 80.000 seyirciyi toplayan devasa stadyumda, kült grup Oasis gerçek bir şölen düzenledi ve ilk sıralardaki en büyük taraftar ise Man City teknik direktörü Pep Guardiola oldu.
Müziğin ve futbolun Manchester derbisi
Gallagher kardeşlerin 15 yıl sonra memleket sahnesine dönüşü ulusal çapta bir olaya dönüştü. Liam ve Noel sadece hitlerini çalmakla kalmadı, sevdikleri kulüple sembolik bir yoklama da yaptı: dev ekranlarda gökyüzü mavisi tonlar sürekli parıldıyor, kalabalık “City!” sloganları atıyordu. 1990’ların retro formasıyla sahneye çıkan Guardiola ise yeniden yirmisindeymiş gibi görünüyordu: kulaklarına kadar uzanan bir gülümseme, doğal ortamında bir “sanatçı”.
“Pep, sen patronsun”: Liam'dan saygı duruşu
Zirve ise duygusal bir ithaf oldu. Grup klasiği D’You Know What I Mean öncesinde Liam, “Bu şarkı tüm zamanların en büyük teknik direktörüne” dedi. “City”nin rakiplerini tutan taraftarların ıslıkları anında Noel’in gür yanıtıyla bastırıldı: “Pep’i mi yuhalıyorsunuz? Şaka mı yapıyorsunuz!” Futbol stadı dışında bir teknik adama bu denli coşkulu iltifatlar pek nadir duyulur. Katalan hoca elini kaldırarak sanatçılara ve on binlerce izleyiciye teşekkür etti. Maria Guardiola’nın ve Gallagher çocuklarının yüzlerinde gerçek bir hayranlık okunuyordu: aile albümlerine girecek bir an.
Grealish kendi tarzında
Pep müzikten keyif alırken, “Gökyüzü Mavililer”in bir başka kahramanı Jack Grealish ise kendi tarzında coşkuyu ateşliyordu. Sadece driplingleriyle değil, görkemli partiler düzenleme yeteneğiyle de tanınan orta saha oyuncusu, elinde plastik bardağıyla fan bölgesinde neşeyle dolanıyor, taraftarlarla fotoğraf çektiriyor ve sarılıyordu. “City, seni seviyoruz!” diye bağıran hayranlara İngiliz yıldız daha da yüksek sesle cevap verdi: “Ben City’yi hayattan bile çok seviyorum ve taraftarlarını da – sizler dünyanın en iyisisiniz!” The Mirror’ın haberine göre o akşam Grealish ile Guardiola’nın yolları kesişmedi, ancak ikisi de yaklaşan Premier Lig sezonu için enerji depoladı.
Live’25 turu: sınırsız rota ve futbol göndermeleri
Oasis’in yeniden birleşme turu Cardiff’te kapalı gişe konserlerle başladı, ancak asıl futbol karnavalı ve müzikal coşkunun birleşimi temmuzdaki Manchester serisinde yaşandı. Grup kısa süre sonra Atlantik’i aşacak: final konseri ancak kasım ayında São Paulo’da gerçekleşecek. Günümüzde hiçbir İngilizce rock grubu böylesine bir heyecan yaratmıyor: biletler, Jeremy Doku’nun kanattan fırlamasından daha hızlı tükeniyor. Gallagher kardeşlerin Man City sevgisi okyanus ötesinde bile hissediliyor – kulüp simgeleri merchte sıkça görülüyor, “Gökyüzü Mavililer” taraftar kulüpleri ise turun Güney Amerika duraklarına toplu geziler planlıyor.
Stadyumun yankısı: notalar gollerle eşit olduğunda
Gece gösterdi ki Manchester’da müzikle futbolu ayırmak imkânsız. Liam’ın sesi Etihad tribünlerindeki tezahürat gibi yankılandı, Pep’in el hareketleri ise kenarda verdiği alışıldık talimatları hatırlattı. Bu iki tutkunun birleşimi, sporun ve sanatın milyonları dünyanın öbür ucuna götürecek anlar yaratma gücünü yeniden hatırlattı. Oasis’in geri dönüşünü Şampiyonlar Ligi zaferine benzetmek mümkündür; Guardiola’nın varlığı ise grup ve şehir için uğurlu bir tılsım oldu – Manchester bir kez daha gösterdi: burada futbolla yaşanır, nefes alınır ve şarkı söylenir.