Erling Haaland uzun zamandır futbolu yalnızca saha içinde değil, sahanın çok ötesinde de yaşadığını kanıtlıyor. "Manchester City"nin golcüsü için top ve canlı yayın yapan bir televizyon, akşam yemeği ya da dinlenme kadar hayatının vazgeçilmez parçaları. The Rest is Football adlı podcastte anlattığı küçük bir kişisel anı, Norveçli yıldızın oyuna ne kadar derinden gömüldüğünü çok iyi gösteriyor.
Futbol 24/7: Her Maçı İzleyen Santrfor

Haaland samimi bir şekilde itiraf ediyor: O sadece profesyonel bir futbolcu değil, aynı zamanda gerçek bir futbol tutkunu. Bu yüzden kendi sözleriyle, Şampiyonlar Ligi'nin en büyük afiş maçından Premier Lig'in sıradan bir karşılaşmasına kadar neredeyse her maçı izlemeye hazır. Dünyanın herhangi bir yerinde top oyundaysa, Erling'in ekranında da büyük ihtimalle o maç açık.
"City"nin santrforu için futbol dokuzdan beşe kadar süren bir iş değil, gönüllü olarak ve keyifle tükettiği bitmeyen bir maç akışı. Bu yüzden ondan duyduğumuz "her türlü maçı izlerim" cümlesi abartı gibi durmuyor, aksine alışılmış günlük düzeninin yalın bir tanımı gibi geliyor.
Akşam Yemeği, Akıllı Telefon ve "Manchester United" – "West Ham"

Tipik bir sahne şöyle: Haaland, kız arkadaşıyla akşam yemeği yerken bir yandan da maç programını kontrol ettiğini anlatıyor. Telefonunda karşılaşmaların listesi, fikstürde ise "Manchester United" ile "West Ham" arasındaki maç öne çıkıyor. Sıradan bir izleyici için bu sadece turun maçlarından biri, Erling içinse yayını anında açmak için gayet yeterli bir sebep.
Kız arkadaşı ise bitmeyen futbol yorumları fonundan yorulup daha fazla dayanamayınca şu serzeniş geliyor: "Futboldan bıktım artık, sürekli onu izliyoruz." Golcünün cevabı ise hem kısa hem de oldukça sert: Özünde onlara, tam da bu yüzden yani futbol sayesinde, şu anda bulundukları yerde bu konforla oturabildiklerini hatırlatıyor. Haaland'ın anlattığına göre bu diyalogdan sonra elbette maçı yine birlikte izlemişler.
Şaka Kaleyi Bulduğunda

Bu cümle sosyal ağlarda anında yayıldı: Kimileri onu kusursuz bir mizahi "kontra atak" olarak gördü, kimileri ise gerçekliği hatırlatan dürüst, hatta biraz sert bir uyarı gibi yorumladı. Sözleri hem komik hem de gerçekçi geldi, çünkü bir büyük kulübün forveti olarak kariyeri, gerçekten de onun ve yakınlarının alıştığı konfor seviyesini belirliyor.
Pek çok taraftar için bu diyalogda Erling'in karakteri net bir şekilde ortaya çıktı: Sahanın dışında biraz utangaç, ama yine de futbolun hayatının merkez ekseni olduğundan emin, doğrudan bir kişilik. Oyundan uzak duruyormuş gibi davranmaya çalışmıyor, tam tersine futbola olan bağımlılığını açıkça gösteriyor.
Taraftarlar da Oyuna Giriyor

Bu hikâyenin altındaki yorumlarda taraftarlar da tartışmaya hızla dahil oldu. Bazıları, çiftin sadece "Haaland'ın parasıyla" değil, aynı zamanda ortak futbol deneyimiyle de yaşadığını söyleyerek şakalaşıyor; böylece kız arkadaşının da futbolla bağlantılı olduğunu ve sürekli topun oyunda olduğu bir hayata yabancı olmadığını ima ediyor.
Başka yorumcular ise golcünün gerçek hayatta daha çok yumuşak ve mütevazı göründüğünü hatırlatıyor: Belgesellerde ve röportajlarda kız arkadaşının onun driplingiyle ya da iyi yemek sevgisiyle rahatça dalga geçtiği, Erling'in ise buna sadece mahcup bir gülümsemeyle karşılık verdiği anları örnek veriyorlar. Bu arka planın üzerinde, akşam yemeğinde söylediği o keskin ve yerinde cümle, nadir ama tam isabet bir şut gibi algılanıyor.
Şampiyon Olsa da Taraftar Kalan İsim

Akşam yemeği ve "Manchester United" – "West Ham" maçıyla ilgili bu hikâye, modern futbolun en golcü isimlerinden birinin nasıl yaşadığını gösteren küçük ama çok anlamlı bir kesit. Haaland, futbolu boş zamanlarında kaçmak istediği soğuk bir mesleğe dönüştürmüyor. Tam tersine, hâlâ ekrandaki her yayını açmaya can atan o çocuk taraftar olarak kalıyor, tek fark artık bunu "Manchester City"nin yıldızı statüsünden yapıyor olması.
İşte tam da bu birleşimde – dünya çapında bir yıldız olup aynı zamanda ömür boyu taraftar kalmasında – tarafsız izleyiciler için taşıdığı özel çekicilik saklı. Bazı oyuncular saha dışında futboldan uzak durmaya çalışırken, Erling dürüstçe itiraf ediyor: Bir yerlerde maç yayınlanıyorsa, büyük ihtimalle o çoktan kanalı açmış oluyor. Ve görünen o ki, ekranın başına onunla birlikte yakınları da tekrar tekrar toplanıyor.







