
Bazen tek bir cümle bütün bir kariyerin özünü açığa çıkarır. Ousmane Dembélé saklamıyor: futboldaki 1 numaralı bireysel ödül onu büyük takım geceleri kadar güçlü biçimde cezbediyor. PSG’nin kupaları birbiri ardına kaldırdığı, kanadın ise goller ve asistlerle skora düzenli etki ettiği bir yılın ardından, o da başlıca adayların kısa listesinde. Motivasyonu, baskıyı ve bireysel ile takım hedefleri arasındaki dengeyi Dembélé’yle konuştuk.
“Altın Top” kişisel bir zirve olarak
— Ousmane, “Altın Top” sizin için ne ifade ediyor?
— Bizim branşta bireysel ödüller arasında daha yüksek bir seviye yok. Benim için bu, futbolda gerçek bir Kutsal Kâse; seçkinler seviyesine dokunduğunun işareti. Sahiplerinin listesine şöyle bir göz atmak bile ölçeği anlamaya yeter.
Şampiyonlar Ligi finali öncesi tribünler ve beklentiler
— Şampiyonlar Ligi finali öncesi taraftarlar adınızı ve “Altın Top”u haykırıyordu. Ekstra bir baskı hissettiniz mi?
— O tezahüratları duydum, motive edici. Ama o günlerde tek odak noktamız takımdı. Luis Enrique, teknik ekip, tüm soyunma odası aynı çizgideydi: etraftaki gürültüye kapılmadan sadece maç planı ve disiplin.
Takım çalışması ve bireysel takdir
— Sizi favorilerden biri saymak adil mi?
— Kulüp bir sezonda dört kupa aldıysa ve sen düzenli olarak skora katkı yaptıysan, adının ödül bağlamında geçmesi doğal. Ben buna sakin bakıyorum: bireysel takdir, takım yolculuğunun bir sonucu.
Yılın özeti ve sonraki hedefler
— Geride kalan sezonu kendi adınıza nasıl tanımlarsınız?
— Güvenli, olgun. Önemli goller, asistler ve topsuz oyunda çok çalıştığım sekanslar vardı. Ama en önemlisi genel sisteme yaptığım katkı. Eğer beni adaylar arasında anıyorlarsa, takım olarak doğru işleri yaptığımız içindir.
— Son olarak: bugün neyin hayalini kuruyorsunuz?
— Yeni finallerin ve yeni kupaların. Seviyemizi korursak geri kalanı kendiliğinden gelir. “Altın Top” zirve, fakat oraya giden yol takım galibiyetleriyle döşeli.